Noun:
hava, rüzgar, atmosfer, tantana, esinti, cinnet, gökyüzü, cennet, genişlik, sema, ortam, buhar, nem, nemli, dış görünüş, bahane, naz, parıltı, oyunculuk, davranış, tavır, duruş, töreler, varlık, sıfır, hiçbir şey değil, ördek, iklim, akım, artrit, romatizma, konuşma, haber, bilgi, eleman, elementler, Boş alan, uzay, yer, pozisyon, fantom, gölge, büyüklük kompleksi, melodi, müzik, tını, Not, bak, görünüm, boyama, yüz, duman, boğmak, buharlaşma.
Verb:
hava, havalandırmak, şov, ekran, belirtilen, gösteriş, maruz bırakmak, poz, taklit, savunmak, uygulamak, hava atmak, atmosfer, iklim.
Adjective:
gaz, anten, havadar, pnömatik, hava, eterik.
I need some fresh AIR.
you don't have an AIR freshener in your car.
...and suck the AIR right out of your lungs.
Down south, the AIR smells like pigshit.