Verb:
rahatsız etmek, kızdırmak, canını sıkmak, çalkalamak, maya, uyandırmak, kova, heyecanlandırmak, tutuşmak, telaş, şaşırtmak, düzenini bozmak, karıştırmak, yıkmak, sallamak, salla, fırfır, canlandırmak, kafasını karıştırmak, engellemek, Kontrol, takunya, Dur, atık, pamukçuk, tüketmek, silmek, bozmak, zayıflatmak, baskın, sorun, ezmek, yaygara, paçavra.
But that's not why I DISTURB you now.
I didn't mean to DISTURB you.
Your Grace, I'm sorry to DISTURB you.
I can't imagine that would DISTURB me.
How dare you DISTURB us! Wake up!