Noun:
ince, ceza, para cezası, kaybetmek, para cezası verme, bitirme, tamamlama, son, Sonuç, mükemmelleştirmek, mükemmellik, final, kesinlik.
Verb:
ince, para cezası, para cezası vermek, belirlemek, ufalamak, dağılmak, arıtmak, seyreltik, dar, tinselleştirmek, arındırmak, filtre.
Adjective:
ince, narin, nefis, zeki, en az, daha iyi, en iyi, mükemmel, güzel, lezzetli, rafine, küçük, Güzel, cilalı, peri, adil, tam, dar, otantik, saf, sterlin, gerçek, samimi, fantastik, muhteşem, doğru, kusursuz, suçsuz, tertemiz, arıtılmış, temizlenmiş, reforme, büyüleyici, hoş, kibar, tedirgin, sinirli, keskin, şık, yüksek sesle, görkemli, şatafatlı, farkedilebilir, dikkat çekici, önemli, izlenebilir, taze, delici, sivri, kurnaz, temiz, iffetli, ekili.
Adverb:
güzelce, ince, iyice, çok, çok fazla, son derece, mükemmel.
Oh, FINE. Let's agree she kissed both of us.
-I’ve been shot, you...-Everything will be FINE, take my word.
- Go. - FINE.
Leave, everything is FINE.
Okay, FINE, but why would you invite him to our wedding?