Verb:
büyümek, düşmek, olmak, dönüş, gitmek, almak, yetiştirmek, Çiftlik, kadar, ortaya, artış, uyanmak, tırmanış, dökülmek, dünyaya getirmek, oluşturmak, sebeb olmak, yaratmak, çoğaltmak, geliştirmek, büyü, yukarı git, genişletmek, değişiklik, abartmak, meyve vermesini sağlamak, gerçekleşmek, Yol ver, üretmek, yaymak, yumurtlamak, ayı, ortaya çıkmak, yükselmek, üretilebilir, doğmak, sızmak, konu, gelişmek, başarılı olmak, yükseltmek, kazanç, güzelleşmek, uzatmak, büyütmek, tomurcuk, artmak.
I can GROW your business exponentially.
And correct me if I'm wrong, most pirates don't GROW old.
GROW up, I was lying, I lie all the time. Nobody wants to kiss me.
I watched him GROW old.
I GROW poor protecting you.