Noun:
atlama, sıçrama, sıçrayan, bahar, daldırma, dalış, dalma, uçmak, tonoz, üstünü aramak, muziplik, çıkış hareketi, bağlı, uzun atlama, pislik.
Verb:
sıçrama, atlama, çarpmak, birdirbir, muziplik, uzun adımlarla koşma, acele, ortaya çıkmak, fırlatmak, artış, oyuncular, yaygara, yıpratmak, bahar, anlaşmak, anlaşma, razı olmak, yerleşmek, başlama, atlatmak, dalış, dalma, zıplamak.
You JUMP the fence. Now, you tell police.
Feel free to JUMP in. "Hmm" is all I got.
My plan was to JUMP out at the state line,
Huh? Yes. I wanted to get a JUMP
I'm just gonna JUMP in here real quick. Leonard, a moment ago you were dead set...