Verb:
ince, seyreltik, azaltmak, hafifletmek, sıvılaştırmak, yumuşatmak, sulandırmak, erimek, eritmek, erime.
Adjective:
ince, seyreltik, kalitesiz, çürük, dar, bir deri bir kemik, sıska, hafifletmek, tepeli, yağsız, yetersiz beslenmiş, gelişmemiş, olgunlaşmamış, zayıf, kötü, hastalıklı, sakat, soluk, narin, nefis, zeki, küçük, vasat, ışık, sıradan, sıvı, akışkan, inceltilmiş, yumuşatılmış, eritilmiş, nazik, mülayim, yumuşak, asılsız, önemsiz, lazımlık, ucuz, işe yaramaz, kemikli, sulu, nadir, açık, seyrek, yoksul, çelimsiz, kırılgan, zayıflamış, yetersiz.
His eyes came out a little THIN, but you can just pretend he's Chinese.
I know I don't have any rightto appear out of THIN air
You're tall, THIN and famous.
Very THIN.
the THIN man pays his family a lot of money.